Nikos Moudouros
26 EYLÜL 2013
TOMA’ların Kıbrıs
Türk toplumu için gelmesi konusunda yaşanan gelişmeler son derece önemli ve
karışık.
Kuşkusuz bu olayın
öneminin karışık nedeni ile ilgili çok şeyler yazıldı, söylendi. O yüzden bu
yazıda zaten kamuoyunun gündemine gelenleri tekrarlamak istemiyorum.
Ama TOMA konusunun
sembolizmi içerisinden, gerek Kıbrıslı Türkler gerekse de Kıbrıslı Rumlar için
aynı zamanda öğretici de olan olayın bir başka ideolojik hipotezinin mutlaka
altının çizilmesi gerekiyor.
Kıbrıslı Türklerin
TOMA’ların varlığına karşı toplumsal ve siyasi direnişlerinin etkililiği,
toplumun varoluşu ile ilgili temel sorunları çözmeyebilir, ama Ankara ile
ilişkilerinde, yeni bir dönüm noktası oluşturur.
Aslında bu konu,
özellikle 2013 yazından beri, Türkiye’de TOMA’ların beraberinde taşıdıkları
ideolojik yükten ortaya çıkıyor.
TOMA’ların GEZİ
olaylarında kullanımının daha derin bir analizi yapılırsa, kamuoyundaki egemen
görüşün savunulması için kullanılan,
görünmeyen ve görünen şiddeti kanıtlamaktadır.
Hareketlerin kaba
kuvvet kullanılarak bastırılması ve TOMA’ların rolü, AKP hükümetinin
Türkiye’deki alternatif muhalefet tarafından egemenliğine karşı kuşku duyulması
karşısındaki sınırları göstermiştir.
Bu anlamda, TOMAlar,
bugün Türkiye’de inşa edilmekte olan “yeni” politika, ideoloji ve ekonomik
yönetimin “yeni” emanetçilerine dönüşmüştür.
Aşamalı olarak yeni
Taksim meydanının bayındırlığını yapan, yeni Türkiye’nin sözcülerinden birine
dönüşmüşlerdir.
Sonuçta, Kıbrıslı
Türklerin toplumsal ve siyasi direnişi gösteriyor ki, toplumun büyük bir bölümü
bu yeni Türkiye’nin Kıbrıs’a “girmesine” ve “bazı şeyleri zorla kabul ettirmesine”
karşıdır.
Kıbrıslı Türkler'in
direnişi, toplumun büyük bir bölümünün, Türkiye’nin Kıbrıs tarihinin
bütünündeki rolünü yeniden gözden geçirdiğini gösteriyor.
Yani, toplumun tarihi
gelişiminde Türkiye’nin rolünün değişimini istiyor.
TOMA konusu gibi olaylar,
küçük konular olabilir. Fakat Kıbrıs Türk toplumu içinde öneli bir dinamizm
için aydınlatıcıdır ki, Kıbrıslı Rumların bunu küçümsememeleri gerekir.
Aksine, Kıbrıslı
Rumlar, bu “küçük” olayları ortak bir Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklerle
ilişkilerinin demokratik olarak yenilenmesi fırsatı olarak algılamalıdırlar.
Δεν υπάρχουν σχόλια:
Δημοσίευση σχολίου