09 EKİM 2013
Ulus devletin
kuruluş anı dünya tarihinde belirleyicidir.
Kıbrıs ise, kendi
özellikleri ile bir istisna teşkil eder...
Ve doğal olarak
Kıbrıs Türk toplumu da...
1983 iktidarı
yapılarının kuruluş anı çok önemlidir. Bu önem de milliyetçi bir çerçevede
ortaya konmasından kaynaklanır.
1983 yılında
kurulan, yapılandırılan ayrı yapılar, Kıbrıs Türk toplumu için somut bir geçmiş
yaratmaya çaba gösterdi. Geleceklerine de yol gösterecek bir geçmiş...
Askeri anıtlar ve
Kıbrıs Rum barbarlığını anma etkinlikleri “kuruluş anı”nın aşamalı bir bölümünü
teşkil ediyor.
1983 yapılarının
ideolojisi, dönemin somut değerleri ile bir kimlik “inşa etmeyi” çabalıyordu.
Odak noktalarında
Rauf Denktaş’ın kendisinin dünya görüşü ve Kemalizmin en uç noktasının olduğu
değerler vardı. Fakat bu yapılar sonuç olarak istedikleri şeyi hazırlamayı
başaramadı.
Kıbrıs Türk
kimliğinin güçlenmesi yerine, bunun Kıbrıs’a özgü niteliklerini de sabote
ettiler.
Denktaş bir zamanlar
şöyle diyordu: "KKTC diye bir millet yoktur. KKTC’nin Türkleriyiz. Türk
olmakla gurur duyarız. Anavatan bizim de Anavatanımızdır, milletimizdir. Biz o
milletin Kıbrıs'ta devlet kurmuş parçasıyız” (i) .
Kıbrıs Türk toplumu
bu anlam altında 1983 iktidarı yapılarında “kendini bulamadı”.
Bugün önümüzde
farklı bir toplumsal mekanizma ile hemen hemen aynı ikilem bulunuyor.
Yakın geçmişte, 27
Eylül 2013 tarihindeki İlahiyat Koleji açılış töreni sırasında, AKP Başkan
Yardımcısı Beşir Atalay şöyle konuştu:
“Burası doğrusu bir
külliye, bir kompleks gibi okulları ile yurtları ile Başkent’in yanında çok
önemli bir tesis… Bu adadaki önemli mühürlerden birisi olacak. Türklerin bu
adadaki varlığının önemli işaretlerinden biri olacak.” (ii )
Bu sözler çok
önemlidir.
“Dinin
millileştirilmesi” ve Kıbrıs Türk kimliğinin yapı taşına dönüştürülmesi
girişiminin karakteristik özelliklerini oluşturur.
Eğer Denktaş’ın uç
Kemalist milliyetçiliği daha önceki yıllarda Kıbrıs Türk kimliğinin temel
noktası olmayı arzu ediyorsaydı, bugün onun yerine, İslam, Kıbrıs Türk
geçmişinin anlatımının belirleyici parçasına dönüşmeye çabalıyor.
Bugün, adanın güney
bölümünden de görülen Beşparmaklardaki bayrağın yerini, YDÜ’nün camisi alıyor.
Kıbrıs’taki en büyük cami olarak, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklere doğmakta
olan “yeni”yi hatırlatacaktır.
Ortaya çıkan sorular
ise acımasız ve, serttir:
Biz Kıbrıslılar
olarak nasıl bir devlet kimliği istiyoruz, nasıl bir toplumsal kimlik arıyoruz?
Kendi varlığımızı
hangi yapı altında korumaya çalışıyoruz?
İhraç edilen ve bize dayatılan bir
vizyonla mı yaşayacağız yoksa ihraç edilene karşı alternatif ve hepimizin
endişelerini ve ihtiyaçlarını ifade edecek, kapsayacak olan bir proje mi talep
edeceğiz?
Bu sorulara cevap vermesi gereken sadece
Kıbrıs Türk toplumu değil.
Özellikle Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşanan bu
dönüşümü gören (görüyorsa…) Kıbrıs Rum toplumu da cevap vermeli bu sorulara.
-------------------
(i)Niyazi Kızılyürek, Milliyetçilik
Kıskacında Kıbrıs, İstanbul 2002, s. 295 – 296.
(ii)“İlahiyat Koleji Töreni Yapıldı”,
www.gazete360.com, 27 Eylül 2013.
Nikos Moudouros
Δεν υπάρχουν σχόλια:
Δημοσίευση σχολίου