22 Ağustos 2013
AKP’nin ideolojik
çalışmalarında ifade edildiği şekilde, kapitalist kalkınma sürecinde
Türkiye’nin yerel, geleneksel değerlerinin öne çıkarılması büyük derecede Ziya
Gökalp’ın teorilerine dönüşü teşkil ediyordu. Türkçülüğün Esasları eserinde,
Gökalp Türk milletinin modernleşmesi sürecinde medeniyetin benimsenmesinin ama
aynı zamanda kültürünün korunmasının da gerekliliğinin altını çizerek,
medeniyet ve kültürü birbirinden ayırmıştı. Somut olarak, Gökalp kültürün, bir
milletin sosyal hayatlarının uyumlu bir bütünü olduğunu, medeniyetin ise aynı
ekonomik gelişmişlik düzeyine sahip geniş bir milletler grubunun sosyal
hayatlarının ortak bir bütünü olduğunu
savunuyordu. Örneğin Avrupa ve ABD’nin kalkınma düzeyi ortak bir Batı
medeniyetini, yani bilimleri ve teknolojiyi yaratıyordu.
Gökalp’a göre, bu süreçte
aynı medeniyete ait başka milletlerin kültüründen bazı öğeler benimsense de,
bir toplumun milli kültürünün bir uluslararası medeniyete ait olmasını
engellememektedir. Ancak kendisinin vurguladığı gibi, “hiçbir zaman, gönlümüzü
onlara (bu kültürlere) vermeyeceğiz… Bizim için dünya güzeli, milli
kültürümüzün güzelliğinden ibarettir. Biz, medeniyet, irfan, ekonomi ve tehzip
açılarından Avrupa milletlerinden çok geri kalmış olduğumuzu inkâr etmeyiz ve
medeniyetçe onlara yetişmek için bütün gücümüzle çalışacağız. Fakat kültür
açısından hiçbir milleti kendimizden üstün görmeyiz”. Türkiye’nin kendi
geleneksel değerlerini, “milli kültürünü” koruyarak, Batı medeniyeti düzeyine
ulaşması gereksinimi Gökalp tarafından şu üç boyutta özetlendi: “Türk
milletindenim. İslam ümmetindenim. Batı medeniyetindenim”.
“Medeniyet” ile “kültür”ü
birbirinden ayıran bir ifade, arzulanan evrensel değerler düzeyine ulaşma
sürecinde toplumun “yerel” güçlerinin değerlendirilmesinin altını çizen AKP’nin
ideolojik arayışlarında da gözlendi. Bu, partinin programında “Temel insan hak
ve özgürlükleri, insanlığın yüzyıllar boyu süren mücadeleleri sonucu elde
edilmiş kazanımıdır. Bu özgürlüklerin düzeyi medeni bir toplum olmanın
göstergesidir. Medeni dünyanın bir parçası olan Türkiye’nin temel hak ve
özgürlükler açısından hak ettiği konuma getirilmesi, toplumumuzun da
beklentisidir. Dolayısıyla atılacak adımlar, uluslararası kuruluşlar istediği
için değil insanımız bu hak ve özgürlüklere layık olduğu için atılmalıdır”
şeklinde kaydedildi. Dolayısıyla, partiye göre, kendine özgü geleneksel
değerler, “milli kültür” insan hakları ve özgürlükler gibi evrensel değerleri
güvence altına alabilecek dinamizmi teşkil edebilir.
Geleneksel değerlerin öne
çıkaran bu kapitalist modernleşme çabasının temel bir parametresinin, bireysel
mülkiyet gibi toplumsal yapıların öneminin korunmasından geçtiği elbette ki
dikkatten kaçmamalıdır. Nitekim Gökalp’ın teorisinin temel boyutu toplumun
modernleşmesi yolunda “milli burjuvazinin”, yani “milli kültürün” taşıyıcısı
olacak bir burjuva sınıfının belirleyici rolüdür. Bu anlamda, Türk siyasal
yaşamında ortaya çıkan ve Erdoğan’ın partisine yansıyan muhafazakârlık,
kapitalizm ile çatışma halinde değildir. Tam tersine, serbest pazar kavramına
ve kapitalizmin gelişmesinin yarattığı tüm siyasi, ekonomik ve sosyal koşullara
tamamen uyumludur. AKP programında partinin ekonomi anlayışı “Türkiye, genç ve
dinamik nüfusu, zengin doğal kaynakları, girişimci ruhlu insanları, tarihi ve
tabii güzellikleri ve jeostratejik konumu nedeniyle büyük bir ekonomik kalkınma
potansiyeline sahiptir” şeklinde vurgulanmaktadır. Böylece kapitalizmin
gelişiminde şart olan girişimcilik milletin geleneksel değerlerinden birine,
“milli kültürün” temel bir öğesine dönüştürülmektedir. Bu dinamizmin taşıyıcısı
ise, daima din de dâhil olmak üzere, “milli, geleneksel değerleri” daha iyi
ifade edebilen bir burjuva sınıfı olmalıdır.
MÜSİAD üyesi iş adamlarını
tanımlamak için ilk olarak MÜSİAD Başkanı Erol Yaşar tarafından söylenen
“gerçek burjuva sınıfı” kavramı bu noktada özel bir anlam kazanmaktadır.
AKP’nin kurulmasıyla beraber söz verdiği bu yeni, alternatif modernleşmenin
merkezinde Müslüman iş adamları bulunuyordu. “Milli değerleri” daha iyi temsil
edebilecek ve Türkiye’nin “medeni dünya düzeyinde” yerini teminat altına alacak
bir kuruma dönüşebilecek burjuva sınıfı kesimi bu kesimdi. Nitekim Erol
Yaşar’ın MÜSİAD’ın kuruluş şeklini anlatım tarzı da kayda değerdir: “MÜSİAD bir
ihtiyaçtan doğdu. 1980′ler Türkiye’sinde özel
sektör öne çıkmıştı. 80′li yılların sonuna
geldiğimiz zaman iş dünyasını temsilen iki kurum öne çıkıyordu. Bir tanesi
TOBB, biri de özel sektörü temsil ettiği gözlenen TÜSİAD’dı. Ama milli sermaye
dediğimiz ‘sermayenin’ sahip olduğu değerleri temsil eden bir kurum yoktu… Bunu
kim temsil edecek diye arkadaşlarla bir araya gelip konuştuğumuzda MÜSİAD’ı
kurma kararı verdik”.
Bitti…
Kaynaklar:
•
http://www.bseef.org/speaker/dr-zbigniew-brzezinski [Giriş tarihi 30 Eylül
2010]. En bilinen kitaplarından biri Avrasya bölgesinde Amerikan egemenliğinin
devamının önemini analiz ettiği “Büyük Satranç” isimli kitabıdır.
•Zbigniew Brzezinski, Büyük Satranç, Atina 1998, s. 90.• Ahmad, The Quest, s. 178.
•TESEV, “Geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da Demokratikleşme Tartışması: Türkiye’den Sivil bir Tespit”, TESEV İstanbul Çalışması, 25-27 Ιουνίου 2004, ve Çağrı Erhan “Broader Middle East and North Africa Initiative and Beyond”, Perceptions, 10 (2005) 160-164.
•Galal Amin, The Illusion of Progress in the Arab World. A Critique of Western Misconstructions, Cairo 2006, s. 31-61.
•Nuri Yeşilyurt, Atay Akdevelioğlu, “AKP Döneminde Türkiye’nin Ortadoğu Politikası”, Uzgel ve Duru (edit.), AKP Kitabı, s. 385–389. Michael Hudson, “The United States in the Middle East”, Louise Fawcett (edit.), International Relations of the Middle East, Oxford 2005, s. 301-303.
•“Hükümet Beceriksiz”, Yeni Şafak gazetesi, 23 Eylül 2001.
•Graham Fuller, “Turkey: A True Model for the Muslim Future”, Newsweek, 3 Kasım 2004. Graham Fuller, “Turkey’s Strategic Model: Myths and Realities”, The Washington Quarterly, 27/3, (2004) 51-52.
• http://www.csis.org.
• “Türkiye örnek olabilir”, Yeni Şafak gazetesi, 30 Ocak 2002.
•Nasuhi Güngör, Yenilikçi Hareket, Ankara 2005, s. 81-101 ve s. 106-123.
•“Erdoğan Davos Seferinde”, Yeni Şafak gazetesi, 25 Ocak 2002.
•John O. Voll, “Islam and Democracy: Is Modernization a Barrier?”, (edit.) Shireen T. Hunter, Huma Malık, Modernization, Democracy, and Islam, Washington 2005, s. 88.
•“İmamın Kızı Öğretmen Olmak İsteyince…”, Radikal gazetesi, 16 Haziran 2008.
• Voll, “Islam and Democracy”, s. 85.
•“Huntington Asla Haklı Çıkmayacak”, Yeni Şafak gazetesi, 24 Eylül 2001.
• “Modernlik ile Müslüman Olmak Arasında Tercih Yapmak Gerekmiyor”, Zaman gazetesi, 25 Haziran 2010.
•“Batı ve Modernite Artık Aynı Şey Değil”, Radikal gazetesi, 15 Haziran 2008.
• Binnaz Toprak, “A Secular Democracy in the Muslim World: The Turkish Model”, (edit.) Hunter, Malık, Modernization, s. 277.
• Yusuf Tekin, Birol Akgün, “İslamcılar-Demokrasi İlişkisinin Tarihi Seyri”, (edit.) Bora και Gültekingil, Modern Türkiye’de, s. 659.
• “Batı ve Modernite Artık Aynı Şey Değil”, Radikal gazetesi, 15 Haziran 2008.
•Yusuf Tekin, Birol Akgün, “İslamcılar-Demokrasi İlişkisinin Tarihi Seyri”, (edit.) Bora και Gültekingil, Modern Türkiye’de, s. 661.
•Zafer Özcan, “İktidarı Buldu Şimdi Kimliğini Arıyor”, Aksiyon, 517 (2004) bkz. www.aksiyon.com.tr [Giriş tarihi 15 Temmuz 2010].
•Ali Bayramoğlu, Ferda Balancar, Çağdaşlık Hurafe Kaldırmaz. Demokratikleşme Sürecinde Dindar ve Laikler, İstanbul 2006, s. 37-38.
•Nuh Yılmaz, “İslamcılık, AKP, Siyaset”, (edit.) Bora και Gültekingil, Modern Türkiye’de, s. 615.
•“Erdoğan: Milli Görüş Gömleğini 28 Şubat’ta çıkardık”, Akşam gazetesi, 14 Ağustos 2003.
•İlhan Uzgel, “AKP: Neoliberal Dönüşümün Yeni Aktörü”, (edit.) Uzgel και Duru, AKP Kitabı, s. 22.
•“Din adına parti kurmak dine kötülük yapmaktır”, Hürriyet gazetesi, 11 Ocak 2004.
•Özcan, “İktidarı Buldu”, www.aksiyon.com.tr [Giriş tarihi 15 Temmuz 2010].
•“Muhafazakâr Demokrasi Manifestosu”, Yeni Şafak gazetesi, 11 Ocak 2004.
•Örgün Erler, “Yeni Muhafazakârlık, AKP ve Muhafazakâr Demokrat Kimliği”, Stratejik Öngörü, 10 (2007) 130.
•“Muhafazakâr Demokrasi Manifestosu”, Yeni Şafak gazetesi, 11 Ocak 2004.
•Fikret Bila, “Gül: Partimiz hazır”, Milliyet gazetesi, 22 Haziran 2001.
•Nuray Mert, “Sağ-Sol Siyaset Ayrımı ve Yeni Muhafazakârlık”, Toplumbilim, Yeni Sağ, Aşırı Sağ Özel Sayısı, (1997) 58.
•Yalçın Akdoğan, “Adalet ve Kalkınma Partisi”, (edit.) Bora και Gültekingil, Modern Türkiye’de, s. 628.
•Abacis, Islam Light, s. 94
•Yalçın Akdoğan, “Muhafazakâr Demokrat Siyasal Kimliğin Önemi ve Siyasal Islamcılıktan Farkı”, (edit.) Yavuz, AK Parti, s. 63.
•Yalçın Akdoğan, “Merkez-Çevre ekseninde AK Parti”, Yeni Şafak gazetesi, 18 Aralık 2003.
•Muhafazakâr demokrasi konulu uluslararası sempozyumda Erdoğan tarafından yapılan konuşmadan bölümler. “Din adına parti kurmak dine kötülük yapmaktır”, Hürriyet gazetesi, 11 Ocak 2004. “Muhafazakâr Demokrasi Manifestosu”, Yeni Şafak gazetesi, 11 Ocak 2004
•AKP 2002 Seçim Beyannamesi, “Her Şey Türkiye İçin”, www.akparti.org.tr [Giriş tarihi 10 Temmuz 2010].
•“Muhafazakâr Demokrasi Manifestosu”, Yeni Şafak gazetesi, 11 Ocak 2004.
•Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları (Günümüz Türkçesiyle), (edit.) Mahir Ünlü, Yusuf Çotunsöken, İnkilap, İstanbul 1988, s. 24–25.
• Gökalp, Türkçülüğün Esasları, s. 94 ve s. 96–97.
• Gökalp, Türkçülüğün Esasları, s. 60.
•AKP Programı, www.akparti.org.tr/program_79.html [Giriş tarihi 10 Temmuz 2010].
•Özgün Erler, “Yeni Muhafazakârlık, AKP ve Muhafazakâr Demokrat Kimliği”, Stratejik Öngörü, 10 (2007) 126–127.
•Gökalp, Türkçülüğün Esasları, s. XIV.
•“Gerçek burjuvazi” kavramının anlamı için bkz. İkinci Kısım, Başlık 1: Türkiye’de İslamcı sermayenin güçlendirilme ve örgütlenme faktörü olarak neoliberal küreselleşme.
•“Muhafazakâr MÜSİAD, Metroseksüel Olabilir mi?”, Milliyet gazetesi, 10 Nisan 2004.
Nikos Moudouros
Δεν υπάρχουν σχόλια:
Δημοσίευση σχολίου